26 yaşındaki genç kadın Aylin, vücudundaki bir benin, hayatının en derin kâbusuna dönüşeceğini düşündüğü gün, normal bir güne uyanmıştı. Ancak, hiç beklemediği bu durum, onun yaşamını, hayallerini ve gündelik rutinlerini kökünden değiştirecekti. Aylin, sağlık kontrollerine gitme alışkanlığının olmaması nedeniyle, ilk başta bu beni ciddiye almadı. Ancak zamanla benin boyutunun büyüdüğünü fark ettiğinde, harekete geçmeye karar verdi.
Aylin, kanser teşhisini öğrendiği anı hala gözünün önünden geçirebiliyor. “Hiç beklemediğim bir an yaşandı," diyor. “Doktor benden, bu benin biyopsi sonuçlarının geldiğini söyledi. Kalbim duracak gibi oldu. O an hayatımın dönüm noktasıydı.” İlk başta, belirsizlik ve korku ağır basıyordu. Ancak bu genç kadın, zorluklar karşısında pes etmeyi reddetti. Kanserle mücadele süreci, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik olarak da zorlayıcıydı. İş, sosyal hayat, aile; hemen hemen her şey bu büyük kâbusla birlikte sarsılmıştı.
Aylin, tedavi sürecinin başında bir dizi zorlukla karşılaştı. Kimyasal tedavi, zihin ve beden üzerindeki etkileriyle onu zorlarken, duygusal destek arayışı da bir o kadar önemli hale geldi. “Duygusal çöküntü yaşadım. Ama mücadele etme kararı almam, beni yeniden hayata bağladı,” diyor Aylin. Arkadaşları ve ailesi, ona en büyük destek kaynağı oldu. Hatta bazen, tedavi süreçleri sırasında birbirlerine destek olmaya çalışarak morale ihtiyaç duydukları anlarda birlikte bulundular.
Bunun yanı sıra, Aylin sağlık alanında daha bilinçli bir hayat sürmeye başladı. Beslenmesine tamamen odaklandı ve yoga, meditasyon gibi zihinsel rahatlama yöntemlerine yöneldi. “Kanser, sadece bedenimi değil, ruhumu da etkiledi. Bu nedenle, zihinsel sağlığıma önem vermek zorundaydım,” diyor. Aylin, bir yandan tedavi sürecini yürütürken, diğer yandan çevresindeki insanlara kanser hakkında farkındalık yaratmayı da bir amaç haline getirdi.
Artık Aylin, kanserle yaşamayı öğrenmiş durumda. “Hayatımda birçok şey değişti, önceki hayatımda yaptığım her şey kıymetsiz görünüyor. Şimdi her anın kıymetini biliyorum,” ifadeleriyle, geçmişteki düşünce yapısını geride bıraktığını vurguladı. Aylin, hayatta kalma mücadelesini, diğer insanlarla paylaşarak daha geniş bir perspektif oluşturmayı ve herkesin sağlık durumuna dikkat etmesi gerektiğine dair bir mesaj vermeyi amaçlıyor.
Sonuç olarak, Aylin’in hikayesi, genç yaşta kanserle dişe diş mücadele eden birçok insana ilham veriyor. Genç yaşta başlayan bu zorlu süreç, aynı zamanda diğer genç bireyler için sağlıklarını göz önünde bulundurmaları gerektiğini hatırlatıyor. Sağlıklı bir yaşam için hareket etmek, düzenli olarak kontroller yaptırmak ve kendi bedenimizi tanımamız çok önemli. Aylin, yaşadığı tüm zorlukların ardından umut dolu bir geleceğe bakmayı başardı ve bu mücadelede yalnız olmadığını bilememenin verdiği korkuyu da yenmeyi başardı. Bugün, hayatta kalmasının yanı sıra, başkalarına ışık olmayı da sürdürüyor.