Doğan, Kartalkaya'da yaşadığı trajik olay sonrası ailesini kaybetmenin derin acısını yaşıyor. Sevdiği insanları yitiren Doğan, yalnızca kendi kaybı için değil, aynı türdeki vakaların bir daha yaşanmaması adına emsal niteliğinde bir karar çıkmasını talep ediyor. Olayın ardından sosyal medyada ve kamuoyunda gündem olan Doğan’ın durumu, birçok kişi tarafından ilgiyle takip ediliyor. Kayıplarının ardında yatan sebepleri sorgulamakla kalmayan Doğan, benzer olayları önlemek için gereken adımların atılmasını istiyor. İşte Kartalkaya'daki o trajik olayın detayları ve Doğan'ın adalet arayışı.
Kartalkaya, kış turizminin gözde merkezlerinden biri olmasının yanı sıra, doğal güzellikleri ile de öne çıkıyor. Ancak bu güzelliklerin bir yansıması, Doğan için kabusa dönüştü. Ailesiyle birlikte kayak yaparken yaşanan talihsiz bir olay sonucunda Doğan, eşi ve çocuklarını kaybetti. Doğan'ın yaşamı, bir anda değişti ve arkasında tarifsiz bir acı bıraktı. Olay sonrası, Doğan, yaşadığı kaybın yalnızca kişisel bir trajedi olmadığını, bu tür durumların kollektif bir soruna dönüştüğünü vurguladı. Türkiye'nin dört bir yanında benzer olayların yaşandığını, bu nedenle yasal bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Doğan, kaybettiği ailesinin hukuki mücadelesinde yalnız olmadığını hissetmek istiyor. "Emsal karar çıkmalı" diyen Doğan, yaşanan olayların ardından hem yasaların etkili bir şekilde uygulanması gerektiğini, hem de kamuoyunun bu tür trajedilere karşı duyarlılığının artması gerektiğini savunuyor. Her insanın hayatının değerli olduğunu ve kayıplarını sadece acı birer hatıra olarak değil, aynı zamanda toplumsal birer uyanış olarak görmeleri gerektiğini belirtiyor. Medya ve sosyal medya aracılığıyla sesini duyurmaya çalışan Doğan için bu süreç oldukça zorlu olsa da, adaletin yerini bulması için savaşmaya kararlı. Doğan’ın bu mücadelesi, toplumun genelinde bir farkındalık yaratmayı da amaçlıyor. Herkesin bu tür olaylar karşısında duyarlı olmasının önemine vurgu yaparak, benzer kayıpların yaşanmaması adına bir kampanya başlatmayı planlıyor. Onun bu cesur duruşu, birçok kişi için ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Sonuç olarak, Doğan’ın yaşadığı acı yalnızca bireysel bir kayıp değil; toplumsal bir çağrı çağrısıdır. Herkesin hayatını pekiştiren bu durum, yasal farkındalık ve koruma mekanizmaları hakkında düşünmemizi sağlıyor. Doğan’ın adalet arayışı, hali hazırda devam eden bir hukuki süreç olduğu için, public’daki herkesin dikkatle takip etmesi gereken bir durum. Unutulmamalıdır ki, bu tür kayıplar, toplumumuzu derinden etkileyen olaylardır ve önlem almak için daha katı yasalar ve düzenlemeler şarttır. Bu çerçevede, Doğan’ın mücadelesi ve talepleri, sadece bireysel bir hikaye olmaktan çok, geniş kitleler için bir uyanışın ve adaletin sembolü haline gelmektedir. Bu tür travmaların bir daha yaşanmaması için hepimize düşen sorumluluklar var.