Otizm spektrum bozukluğu (OSB), bireylerin sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarında farklılıklara yol açan nörogelişimsel bir durumdur. 2020 yılı verilerine göre, otizm tanısı almış bireylerin yaklaşık %80'inin erkek olduğu görülüyor. Bu durum, otizmin erkeklerde neden daha yaygın olduğu konusunda birçok bilim insanı ve araştırmacı tarafından çeşitli teorilerin ortaya atılmasına neden olmuştur. Son araştırmalar, otizmin cinsiyete bağlı olarak farklılık gösteren karmaşık nedenlerini anlamak için önemli bulgular sunmaktadır.
Otizm spektrum bozukluğu, genellikle erken çocukluk döneminde belirti vermeye başlar. Yapılan çalışmalarda, erkeklerde otizm prevalansının kadınlara göre üç kat daha fazla olduğu gözlemlenmektedir. Birçok araştırma, bu durumun genetik faktörlerden çevresel etmenlere kadar uzanan geniş bir yelpazede açıklamalar sunduğunu ortaya koyuyor. Genetik yatkınlık, özellikle erkeklerde otizmin gelişimini etkileyen temel faktörlerden biridir. Erkeklerin X kromozomları, bazı otizmle ilişkili genlerin daha fazla etkilediği bir yapıdadır. Bu durum, erkeklerin otizm geliştirme riskinin kadınlara oranla daha yüksek olmasına zemin hazırlayabilir.
Erkeklerde otizmin daha yaygın gözlemlenmesinin bir diğer nedeni ise çevresel etmenlerdir. Gebelik süresindeki stres, annenin sağlık durumu ve doğum öncesi maruz kalınan kimyasal maddeler gibi faktörler, otizm gelişiminde kritik rol oynamaktadır. Örneğin, bazı çalışmalarda yüksek düzeyde stres altında olan gebelerin, çocuklarının otizm spektrum bozukluğu geliştirme riskinin arttığı gösterilmiştir. Bununla birlikte, sosyoekonomik faktörler ve toplum içinde yer alan destek sistemlerinin varlığı, otizm tanısının konulmasında ya da erken tespit edilmesinde de önemli bir yer tutmaktadır.
Son olarak, erkeklerin otizm belirtilerinin kadınlara göre daha belirgin olduğu ve bu nedenle tanının daha sık yapıldığı düşünülmektedir. Kız çocukları, sosyal ilişkilere daha yatkın oldukları için, otizm belirtileri daha az belirgin olabilir ve bu durum tanının gecikmesine yol açabilir. Bu yüzden, otizmli kız çocuklarının sayısının daha az gözlemlenmesi, gerçek sayıların altında bir durum söz konusu olabilir.
Tüm bu sebepler, erkeklerde otizm oranının neden bu kadar yüksek olduğunu anlamak konusunda önemli bir temel oluşturmaktadır. Ancak araştırmalar hala devam ediyor ve bu karmaşık durumun kesin nedenleri henüz tam anlamıyla çözülememiştir. Sağlık alanında yapılan bu tip çalışmalar, hem bireyler hem de topluluklar için önemli yollar açacak ve gelecekteki önleyici yöntemlerin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır.