Türkiye'nin 23 Nisan tarihinde yaşadığı yıkıcı deprem, birçok alanda etkisini hissettirdiği gibi konut piyasasında da önemli değişimlere yol açtı. Depremin ardından güvenli yaşam alanı arayışındaki artış, kiralık ve satılık konut fiyatlarının fırlamasına neden oldu. Şehirlerin merkezlerinden uzakta bile, ev sahibi olmayı düşünenler ya da kiralamak isteyenler, fiyatların nasıl yükseldiğini şaşkınlıkla izliyor. Bu süreçte, hem maddi hem de psikolojik etkenlerin etkisiyle konut talebinin artması, gayrimenkul piyasasında adeta bir patlama yarattı.
23 Nisan depremi sonrasında, güvenli alan arayışıyla birlikte birçok vatandaş, daha sağlam yapıları tercih etmeye başladı. Bu durum, özellikle büyük şehirlerdeki konut talebini olumlu yönde etkilemiş durumda. Uzmanlar, depremden etkilenen bölgelerde "yeni" konut arayışının yanı sıra, daha önceden ikamet edilen yerlerden uzaklaşarak daha sağlam ve deprem güvenliği yüksek yeni konutlara yönelmenin de önemli bir sebep olduğunu belirtiyor. Örneğin, İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde kiralık ve satılık konut fiyatlarında yaşanan artış, %30'a kadar çıkabilmekte. Bu hızlı artış, piyasada konut bulmanın zorlaşmasına ve alıcıların, daire bulabilmek için çok daha fazla bütçe ayırmak zorunda kalmalarına yol açıyor.
Yılın ilk çeyreğine göre, kiralık ve satılık konut fiyatları uzunca bir aradan sonra tekrar tırmanışa geçti. Özellikle depremden sonra, inşaat maliyetleri ve mühendislik alanındaki zorluklar, yeni inşaatların başlamasını geciktirirken, mevcut konutların fiyatları da hızlı bir şekilde artış gösterdi. Özellikle kentsel dönüşüm projeleriyle birlikte bölgesel talep artışının yaşandığı alanlarda, konut fiyatlarının bu denli yükselmesi kaçınılmaz oldu. Ekonomik belirsizliklerin artacağı düşünülürse, bu fiyatların daha da artabileceği bazı gayrimenkul uzmanları tarafından dile getiriliyor.
Sonuç olarak, 23 Nisan'daki deprem sonrası kiralık ve satılık konut fiyatlarındaki artış, hem güvenlik endişeleri hem de yatırım kaygıları nedeniyle tetiklenmiş görünüyor. Bireylerin, kira sözleşmelerini yenilerken sürekli artan fiyatlar nedeniyle zorlandığı ve yeni ev bakarken daha dikkatli davrandıkları gözlemleniyor. Bu durum, önümüzdeki dönemdeki konut piyasası dinamiklerini de etkileyecek gibi görünüyor. Kiralama ve satın alma sürecinde olanların, piyasa trendlerini ve fiyat dengesini iyi yorumlayarak hareket etmeleri öneriliyor. Ayrıca, konut arayışında olan bireylerin, çeşitli alternatif çözümler arayarak bütçelerine göre hareket etmeleri önemli bir husus olarak öne çıkıyor.
Dolayısıyla, 23 Nisan depremi, yalnızca bir felaket değil, aynı zamanda konut piyasasında yeni bir dönemin başlangıcı olma potansiyeline sahip. Gelecekte, deprem güvenliği konusunun ne denli önem kazandığını göreceğiz ve belki de bu gelişmeler, şehrimizde ya da bölgemizde yeni yapılar inşa etmek için farklı bir kavram ortaya çıkaracak. Kiralama ve alım sürecindeki engellerin azaltılabilmesi için de hem devletin hem de özel sektörün birlikte hareket etmesi bekleniyor. Zira, bu alandaki gelişmelerin hızında, olumsuz kirlilik riskleri ile birlikte ekonomik dengenin nasıl sağlanacağı büyük bir soru işareti oluşturmakta.