Son günlerde sosyal medyanın etkisinin arttığı ve bu platformların toplum üzerindeki etkilerinin yoğunlaştığı bir dönemde, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından hazırlanan kadına şiddet raporu dikkat çekici bulgular sunuyor. Özellikle gençler arasında etkili olan sosyal medya fenomenlerinin, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle mücadelede nasıl bir rol oynayabileceği üzerine yapılan değerlendirmeler, raporun en önemli kısımlarından birini oluşturuyor. Bu bağlamda, TBMM Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Komisyonu, sosyal medya fenomenlerine yönelik önerilerde bulundu.
Günümüzde sosyal medya fenomenleri, gençler ve çocuklar üzerinde ciddi bir etki yaratabilmektedir. Bu noktada, TBMM Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Komisyonu, sosyal medya fenomenlerinin, toplumsal cinsiyet konularında yaratıcı içerikler üreterek farkındalık yaratma potansiyelini öne çıkardı. Özellikle sosyal medyanın gücünün inkar edilemeyecek ölçüde belirgin olduğu bu dönemde, fenomenlerin kadına yönelik şiddet ve cinsiyet eşitliği konularında gerçekleştirecekleri projelerle toplumsal normları değiştirmeleri mümkün. Bu bağlamda, yapılan öneriler arasında fenomenlerin, şiddet mağdurlarına yönelik destek programlarına dahil edilmesi ve kadına yönelik şiddetle savaşan sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yapmaları yer alıyor.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için sadece sosyal medya üzerinden değil, aynı zamanda eğitim kanalından da hareket edilmesi gerektiği vurgulandı. TBMM raporunda, sosyal medya fenomenlerine yönelik düzenlenecek eğitim programları ile bu bireylerin bilinçlendirilmesi ve genç kitlelere örnek teşkil etmeleri amaçlanıyor. Eğitim programları, sosyal medya kullanımında dikkat edilmesi gereken etik kurallar ve kadına yönelik şiddetin normalleştirilmesine karşı durma yollarını içerecektir. Ayrıca, bu programlar aracılığıyla fenomenlerin sahip olduğu platformları daha olumlu ve bilinçli bir şekilde kullanmaları hedefleniyor.
Bu önerilerin yanı sıra, TBMM, sosyal medya platformlarının da daha sorumlu bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini belirtiyor. Fenomenler tarafından paylaşılan içeriklerin denetlenmesi, olumsuz ve cinsiyetçi içeriklerin yayılmasının önlenmesi için sosyal medya şirketleriyle iş birliği yapılması gerektiği ifade ediliyor. Rapor, fenomenlerin, sadece eğlenceli içerikler değil, aynı zamanda eğitici ve bilinçlendirici temalarda da takipçileriyle etkileşim kurmasının önemine dikkat çekiyor.
Sonuç olarak, TBMM’nin kadına şiddetle mücadelede sosyal medya fenomenlerini aktif birer oyuncu olarak değerlendirmesi, bu sorunla başa çıkmada yeni bir yaklaşım sunuyor. Eğitim, bilinçlendirme ve yasal düzenlemelerle desteklenen bu öneriler, gerekli adımlar atıldığı takdirde toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda olumlu sonuçlar doğurabilir. Toplumun tüm kesimlerinin bu meselede birbirleriyle iş birliği yapması, kadına yönelik şiddetin sona erdirilmesi için ek bir güç oluşturacaktır.