Elif, sevgi dolu bir evin neşesi, ailesinin en küçük üyesi olarak hayata gözlerini açtı. Ancak ne yazık ki hayat, Elif’in başına geçirdiği zorlu bir sınavla sarsıldı. Babası, beklenmedik bir hastalık sonucu yaşamını kaybetti. Bu acı kaybın ardından Elif’in aklındaki tek soru, "Bir can bu kadar ucuz mu?" oldu. Bu soruyla birlikte adalet arayışının kapısını aralayan Elif, sadece babası için değil, yaşamına mal olan nedenlerin de sorgulanmasına ön ayak olmak istiyor.
Elif, babasıyla henüz çocuk yaşta geçirdiği anıları yoğun bir özlemle hatırlarken, kaybının burkan etkisini her geçen gün bir kat daha derin yaşıyor. Zaman, onun için acıyı hafifleten bir unsur olmaktan ziyade, adaletin peşinde koşmanın hızlandırıcısı oldu. Babasının hastalığı süresince yaşananlar, Elif’in hayatını alt üst etti; her şeyin nasıl bu kadar hızlı gidişatını değiştirdiğini anlamak için çaba harcadı. Hangi koşullar altında hastanede kaldı, nasıl bir tedavi süreci yaşadı, bu süreçte yapılanların doğru olup olmadığı sorusunun ardında yatan gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldı.
Babası, hastalık sürecinde çeşitli sağlık problemleri yaşadı. Elif, hastanedeki tedavi sürecinin uzaması nedeniyle doğru adımların atılıp atılmadığını sorgulamaya başladı. Bu sorgulama, yalnızca kişisel bir kaygı değil, toplumda benzer durumu yaşayan pek çok insan için de önemli bir durumsal aktarım haline geldi. Elif, adalet arayışını sadece kendi hikayesi ile sınırlı tutmamaya kararlıydı. "Bu, sadece benim hikayem değil. Benim gibi düşünen insanlar için de ses olmalıyım" dedi.
Elif, yaşadığı kaybın ardından sosyal medyada başlattığı kampanya ile diğer insanlara ulaşmayı hedefliyor. "Bu süreçte yalnız olmadığımızı bilmek çok önemli. Birçok insan daha fazla kayıp yaşamasın" diyerek, adalet talebini yükseltiyor. Sadece kendi babasının hastalığı üzerine değil, sağlık sisteminin eksikliklerini anlamak ve bu eksikliklerin daha fazla insanın hayatına mal olmaması için farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Elif, sesinin güçlenmesi için pek çok insanla iş birliği yaparak, etkinlikler düzenliyor, sosyal medya platformlarında farkındalık kampanyaları oluşturuyor. Onun için adalet, yalnızca babasının anısını yaşatmakla kalmayacak, aynı zamanda toplumda sağlıklı ve güvenli bir sağlık sistemi oluşturulmasına zemin hazırlayacak bir adımdır.
Bu adımlar, Elif’in yaşadığı derin acının ve kaybın getirdiği dünya görüşünün ne denli geniş bir bakış açısını oluşturduğunun da bir kanıtıdır. “Adalet, sadece mahkemede kazanılan bir dava ile elde edilmez,” diyen Elif, toplumun bilinçlenmesi ve sağlık sistemindeki iyileşmelerin zorunlu olduğunu savunuyor. İnsanların yaşadığı olumsuz deneyimleri paylaşması gerektiğini, bu bağlamda birbirlerine güç vermesinin şart olduğunu ifade ediyor. “Bir canın bu kadar ucuz olmaması gerektiğini düşünüyorum. Herkesin hayatı değerlidir ve bu değer bilinci, toplumun her katmanında yer almalıdır” diyerek düşüncelerini bir adım öteye taşıyor.
Elif’in mücadelesi, sadece kendi acısını dindirmekle kalmayıp, toplumda benzer kayıplar yaşayan bireylerin de sesi olmak arzusunu taşıyor. Adalet arayışının yanı sıra, Elif’in yaşadığı bu olaylardan sonra kazandığı farkındalığını sağlık sistemine ve politikalarına yansıtmak, onun en büyük hedefidir. “Birisinin hayatı kaybolduğunda, bunun arkasında yatan sağlık hizmetleri ve sisteminin nasıl döndüğünü sorgulamak zorundayız” diyor.
Sonuç olarak, Elif’in babasını kaybetmesiyle başlayan bu adalet arayışı, sadece kişisel bir hesaplaşma değil, toplumun sağlık sisteminin işleyişini sorgulatan bir süreç olarak da dikkat çekiyor. "Bir can bu kadar ucuz mu?" sorusuyla açılan bu yolculukta, Elif sadece kendisi için değil, ona benzer kayıplar yaşayanlar için de bir umut ışığı olmayı hedefliyor. Bu mücadele, adalet arayışını ve sistemin yeniden gözden geçirilmesini sağlayacak en önemli adımlardan biri olarak tarihe geçebilir.