Son günlerde Yunanistan'ın deniz altındaki askeri faaliyetleri ve güvenlik stratejilerinin hedefi haline gelmesi, Rum medyasının önemli gündem maddelerinden biri oldu. Atina'nın Türkiye'ye karşı duyduğu çekingenlik, çeşitli yorum ve eleştirilere neden oldu. Rum basınında sıkça yer alan haberlerde, Yunan hükümetinin Türkiye'nin denizaltı gücünden neden korktuğu ve bu korkunun Yunanistan'ın ulusal güvenliğine olan etkileri masaya yatırılıyor.
Son yıllarda Türkiye'nin deniz altındaki askeri varlığını güçlendirmesi, bölgedeki dengeleri değiştiren önemli bir gelişme olarak öne çıkıyor. Yunanistan, Türkiye'nin bu askeri kapasitesinin altını çizen yorumlar yapıyor. Özellikle Doğu Akdeniz'deki keşif faaliyetleri ve deniz kaynakları üzerindeki hak iddiaları, Yunan hükümetinin endişelerini artırıyor. Rum basını, Yunanistan'ın bu gelişmelere karşı yetersiz kaldığını ve yeterli önlemleri almadığını savunuyor.
Bölgedeki güvenlik dengelerinin tehdit altında olduğu belirtilirken, Yunanistan'ın askeri stratejilerinde Türkiye'den çekindiği ifadeleri sıklıkla yer alıyor. Rum gazeteleri, Yunan hükümetinin komşu ülke ile olan ilişkilerinde daha agresif bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini öne sürüyor. Türkiye'nin deniz altındaki varlığını artırması, Yunan dış politikasının yeniden gözden geçirilmesini zorunlu hale getiriyor.
Yunan halkı, hükümetin askeri stratejilerinin yetersiz olduğunu düşünmeye başladı. Özellikle deniz gücü ve donanma alanındaki yatırımların yetersizliği, halkın tepkisini çekiyor. Rum basınına göre, Yunan hükümeti, Türk denizaltı tehdidini yeterince ciddiye almamakla eleştiriliyor. Halk, askeri harcamaların artırılmasını ve Türkiye'nin bölgedeki askeri gücünü dengelemek adına daha kararlı adımlar atılmasını talep ediyor.
Bu bağlamda Yunan hükümeti, milletin endişelerini gidermek için daha fazla hareket etme zorunluluğu hissediyor. Yunanistan'ın sadece askeri alanda değil, diplomatik ve stratejik ilişkilerde de kendini geliştirmesi gerektiği vurgulanıyor. Rum medyası, Yunanistan'ın uluslararası arenada daha baskın bir rol oynaması gerektiğini savunarak, devletin bu durumu fırsata çevirmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Sonuç olarak, Rum basınındaki eleştiriler Yunanistan'ın ulusal güvenlik stratejisine dair önemli bir tartışma başlatıyor. Türkiye'nin deniz altındaki gücüne karşı duyulan endişe, Atina'nın atması gereken adımları daha da acil hale getiriyor. Yunanistan, bu zorluğun üstesinden gelmek ve bölgesindeki güvenliği sağlamak adına gerekli önlemleri almak zorunda. Aksi takdirde, hem iç siyasi riski artıracak hem de stratejik avantajlarını kaybedebilir.
Yunan hükümeti için, bu tür eleştiriler hem bir uyarı olmalı hem de ulusal güvenliği sağlamak adına atılması gereken adımlar açısından bir yol haritası oluşturmalıdır. Çünkü bölgedeki güç dengeleri, her an değişebilir ve Türkiye'nin deniz altındaki faaliyetleri, Yunanistan için her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır.